28 Ekim 2014 Salı

3. cüz

002.253) O rasuller ki bazısını bazısının üstüne tercih ettik(faddalnâ). Kimiyle Allah konuştu ve bazısını derecelere çıkardı. Meryem oğlu İsa'ya beyyineler verdik ve Ruh-ul Kuds ile destekledik. Allah dileseydi onlardan sonrakiler kendilerine beyyineler geldikten sonra birbirlerini öldüremezlerdi. Fakat ihtilafa düştüler, kimi iman etti kimi küfretti. Allah dileseydi birbirlerini öldüremezlerdi fakat Allah dilediğini yapar.

Not: Tefrikanın en büyük sebeplerinden birisi, her ümmetin kendisine gönderilmiş olan peygamberi üstün gösterme çabasıdır. Halbuki Bakara 285-286'da "Rasullerden hiç birisinin ayırt etmeyiz." dememizi ister Allah. İsa as. Hristiyanlar'ın, Musa as. Yahudiler'in, Muhammed as. da şimdiki Müslümanlar'ın peygamberi değil, hepsi Allah'ın tarif ettiği İslam dininin peygamberleridir ve birbirlerini tasdik ederler. Bu ayette geçen "faddalnâ" ifadesine "üstün kıldık" manası veriliyor. Halbuki kelimenin kökü "tercih etme" manası taşır. Allah konuşmak için Musa as'ı tercih etti. Ölüleri diriltme konusunda İsa as'ı tercih etti vs.
Ayetin değindiği diğer konu da, imtihan gereği Allah'ın bazı olaylara müdahale etmemesi konusu. Bazı önemli konularda "Allah'ın gücü mü yoktu da engellemedi" şeklinde sorulan sorulara da "imtihan gereği" şeklinde cevap verebiliriz.

002.254) Ey iman edenler. Alışverişin, dosluğun ve şefaatin olmadığı gün size gelmeden önce, verdiğimiz rızıklardan infak edin. Kafirler zalimdirler.

002.255) Ayet-el Kursi. Allah'ın kendini tanıtması. "O'nun yanında izni olmaksızın kim şefaat sahibidir?"

002.256) Dinde zorlama yoktur. Tağut'u red, Allah'a iman.

002.257) Allah iman edenlerin velisidir, onları karanlıklardan(zulumât) aydınlığa(nur) çıkarır. Küfredenlerin velisi ise tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarır.

Not: Kuran-ı Kerim'i Türkçe'ye çevirirken anlam tahrifatına uğrayan kelimelerin en önemlilerinden olan; küfür, iman, veli, zulum ve tağut kelimeleri bu pasajda geçmekte. Bunlar ve benzeri anlam tahrifatına uğrayan kelimeler, "Başlarken" yayını altında toplanmıştır.

002.258) İbrahim as'ın, kendisine mülk verilen kişi ile tartışması.

002.259) Altı üstüne gelmiş şehre uğrayıp; "Allah ölümünden sonra bunu nasıl diriltecek" diye soranın yüz yıl uyutulup uyandırılması. Ne kadar kaldığının sorulması ve bir gün veya günün bir kısmı demesi. Durumun beyan edilip, kendisinin mutmain olması.

002.260) İbrahim as. dedi ki: "Ölüleri nasıl dirilttiğini göster." Allah; "İman etmiyor musun?" dedi. "Etmez miyim. Fakat kalbim tatmin olsun diye." Sonra Allah 4 tane kuş vasıtası ile onu tatmin etti.

Not: Bu iki ayette Allah ölüleri nasıl dirilttiği konusunda soranları tatmin ediyor. Özellikle İbrahim as. melekleri gördüğü ve Allah ile konuştuğu halde tatmin olmak için soru soruyor, araştırma yapıyor. Bizler de kafamıza yatmayan konuları araştırıp, Allah'a sorup bizi tatmin etmesini istemeliyiz.

002.261-274) İnfak ve sadaka ile ilgili detaylı ayetler.

002.272) Onların hidayeti senin üzerine değildir. Fakat Allah dileyene hidayet eder.

002.275-279) Faiz-alışveriş-sadaka kıyaslaması.

002.280) Sıkıntıda olana kolaylık bulana kadar süre verin, tasadduk ederseniz sizin için daha hayırlırıdr.

002.282) Borçlanma ayeti.

002.285-286) Amenerrasulu. "Rasullerden hiç birisinin arasını ayırmayız."

* * *

003.Âl-i İmran Suresi:

Bismillahirrahmanirrahim.

003.1) Elif-Lam-Mim.

003.2) Allah kendisinden başka ilah olmayandır, Hayyul Kayyum'dur.

003.3-4) Ellerindekini tasdik edici olarak sana kitabı hak olarak indirdi. İnsanlık için hidayet olarak önceden Tevrat'ı ve İncil'i indirdi. Furkan'ı indirdi. Şüphesiz Allah'ın ayetlerini göz ardı edenlere/örtenlere şiddetli azap vardır. Allah Aziz ve Zuntikam'dır.

003.5) Gökte ve yerde hiç bir şey Allah'a gizli kalmaz.

003.6) Rahimlerde sizi nasıl dilerse öyle şekillendirir. O'ndan başka ilah yoktur. Aziz ve Hakim'dir.

003.7) Kitaptaki muhkem ve muteşabih ayetler. Muteşabih ayetlerin tevili(aslına, ilk haline ulaşma). İlimde derinleşenler. Ulul elbâb'dan başkası zikir edemez(hatırlama/hatırda tutma)

003.8-9) Rabbimiz bize hidayet ettikten sonra kalplerimizi yamultma. Katından bize rahmet bahşet. Şüphesiz sen Vahhab'sın. Rabbimiz şüphesiz sen insanları kendisinde şüphe olmayan bir günde toplayıcısın. Allah sözünden caymaz.

003.10-11) Kafirlerin malları ve evlatları Allah'a karşı kendilerine fayda vermez. Onlar ateşin yakıtıdır. Tıpkı Firavun ve onlardan öncekiler gibi. Ayetlerimizi yalanladılar ve Allah onları günahları ile yakaladı.

003.12) Kafirlere de ki; "Yenileceksiniz ve cehenneme haşrolunacaksınız."

003.13) Çarpışan iki toplulukta size bir ayet vardır. Biri Allah yolunda çarpışır, diğeri kafirdir. Göz görüşüyle onları kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah dileyeni yardımı ile destekler. Derin görüş sahipleri için bunda ibret vardır.

Not: Bu ayet, her şeyi sebep sonuç ilişkisine göre ve kendi anlayışınca değerlendirme mantığına bir misaldir. Allah sebep sonuç ilişkisini koymuştur fakat müminlerin aleyhine olduğu durumlarda geçersiz hale de getirmiştir. En çarpıcı örnek, İbrahim as'ın ateşe atıldığı halde yanmaması. Örnekler çoğaltılabilir. Allah yardım ederse şart-şurt söz konusu bile olmaz. Burda mühim olan konu, bizler durumumuzdan ve dünya hayatından bu kadar memnun iken, Allah bu halimizle bize yardım eder mi etmez mi? Takip eden ayetler de dünyalıklar ile ilgili.

003.14-15) İmtihan gereği insanları süslü gösterilen dünyalıklar ve onlardan korunanlar(muttakiler) için daha hayırlı olanın ne olduğunun haber verilmesi.

003.16-17) O muttakiler derler ki: Rabbimiz, muhakkak ki biz iman ettik. Günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru. Sabredenleri, sadıkları, boyun bükenleri, infak edenleri ve seherlerde istiğfar edenleri.

003.18) Allah'tan başka ilah olmadığına Allah kendisi, melekler ve adaleti ayakta tutan ilim sahipleri şahitlik eder.

003.19-20) Şühpesiz ki Allah katında din İslam'dır. Kendilerine kitap verilenler, sadece kendilerine ilim geldikten sonra aralarında azgınlık etmeleri yüzünden ihtilaf ederler. Kim Allah'ın ayetlerini göz ardı ederse/örterse Allah hesapları hızlı görendir. Seninle tartışırlarsa de ki: Ben ve bana tabi olanlar yüzümüzü Allah'a teslim ettik. Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere de ki: Siz de teslim oldunuz mu? Eğer teslim olurlarsa hidayet olunurlar. Yüz çevirirlerse, sana düşen sadece ulaştırmadır(tebliğ). Allah kullarını görücüdür.

Not: İnsanlığın tevhidinin önündeki en büyük engellerden birisi de bu ayetin yanlış anlaşılmasıdır. Geçmişteki bütün peygamberler İslam peygamberi idi ve bütün kitaplar da İslam'ı anlatan kitaplar idi. İbrahim as, Musa as. veya İsa as. başka bir din ile gönderilmedi. Hepsi birbirini takip ve tasdik ede ede geldi.
Allah kitapta Hristiyanlık'tan, Musevilik'ten ve başka dinlerden bahseder ama, bunları onayladığı anlamına gelmez. Musa as'dan sonrakiler Yahudiler olarak fırkalaştılar. İsa as'dan sonrakiler Hristiyanlar olarak fırkalaştılar. Kendilerine gelen kitaptan ve rasulden başkasını tanımadılar. Kitabı ve rasulu de gönüllerine göre kabul ettiler. Muhammed as'dan sonra da farklı şeyler olmadı. Allah'ın kitabındaki İslam değil, hevanın ve otoritelerin izin verdiği kadarıyla İslam benimsendi.
Bu ayetin yanlış anlaşılmasının asıl sebebi; Allah'ın kitapları aracılığıyla bizlere bildirdiği İslam dini ile, günümüzdeki İslam dininin aynı olmamasıdır. İnsanları çağırdığımız İslam Allah'ın gönderdiği ve rasullerinin yaşadığı İslam mı, yoksa insanların ve devletlerin benimsediği İslam mı bunu iyi tefekkür etmek lazım. Bunun yolu da vahye başvurmaktan geçiyor.

003.21-22) Allah'ın ayetlerini göz ardı edenleri/örtenleri ve nebileri ve insanlardan adaleti emredenleri haksızca öldürenleri elim bir azapla müjdele. Onların dünyadaki ve ahiretteki amelleri boşa gitmiştir. Yardımcıları da yoktur.

003.23-25) Kendilerine kitaptan nasip verilmiş olanları görmedin mi? Aralarında hüküm verilmesi için Allah'ın kitabına çağrılıyorlar, sonra onlardan bir takımı yüz çevirip dönüyorlar. Çünkü onlar şöyle diyorlar: "Sayılı günler haricinde ateş bize dokunmayacaktır." Uydurdukları şeyler dinlerinde onları aldatmıştır. Kendisinde şüphe olmayan bir günde onları toplayıp, her nefse kazandıkları verilip zulmedilmedikleri gün nasıl olurlar?

003.26-27) De ki; "Allah'ım mülkün sahibisin. Dilediğine verir, dilediğinden alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Muhakkak sen her şeye kadirsin. Geceyi gündüze, gündüzü geceye katarsın. Diriden ölü, ölüden diri çıkarırsın. Dilediğine(teşâu) hesapsız rızık verirsin."

003.28) Müminler birbirlerini bırakıp da kafirleri veli edinmezler. Kim bunu yaparsa, Allah'tan bir şey yoktur. Onlardan korunmanız müstesna. Allah sizi kendisine karşı uyarıyor. Dönüş Allah'adır.

003.31) De ki; "Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayıcı ve merhametlidir."

003.32) De ki; "Allah'a ve rasule itaat edin." Yüz çevirirlerse muhakkak ki Allah kafirleri sevmez.

003.33-34) Allah Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemlerin üstüne seçti. Bazısı bazısının soyundandır. Allah işiten ve bilendir.

003.35-38) İmran'ın karısının, karnındaki bebeği Allah'a adaması. Bebeğin kız doğması. Allah'ın kabul edip güzel bir bitki olarak bitirmesi. Zekeriya'yı bakımı ile görevlendirmesi. Zekeriya mihraba her girişinde Meryem'in yanında bir rızık bulurdu. Dedi ki: "Ey Meryem bunlar sana nerden geliyor?" Meryem dedi ki: "Allah'tan." Allah dileyeni hesapsız rızıklandırır. Zekeriya orada rabbine dua etti: "Bana katından hoş bir zürriyet bahşet. Sen duaları işiticisin."

Not: Bu pasajda önemli konular yer alıyor.

  • Sebeplere tapmamalıyız. Allah, kullarının takva derecesine göre gerekirse sebep-sonuç ilişkilerini geçersiz bırakıp rızıklandırır, yardım eder. Meryem gibi yaşarsak bizim de odamıza sebepsiz rızık gelebilir. İbrahim gibi yaşarsak ateş bizi de yakmayabilir vs. vs.
  • Allah'ın gücüne sınır koymadan yardım istemeliyiz. "Hunalike" yani orada, olayın üstüne, durumu görünce kendisi yaşlı ve karısı kısır haldeyken Zekeriya as. Allah'tan zürriyet istiyor. İnsanlar her şartta Allah'tan yardım isteme konusunda tereddütlü davranabiliyor. Yardım istese dahi olabileceğine kendisi bile kanaat getirmiyor. Dua ederken Allah'ın gücüne sınır koyabiliyor. Takip eden ayetler konuyu daha da netleştiriyor.
003.39-41) Meleklerin Zekeriya as'a Yahya'yı müjdelemesi. "Ben ihtiyar karım kısırken nasıl olur." deyip Allah'tan bir ayet istemesi. 3 gün işaret dışında insanlarla konuşamama ayeti verilmesi. "Rabbini çok zikret ve sabah akşam tesbih et."

003.42-43) Melekler Meryem'e diyor ki: "Ey Meryem, Allah seni seçti, temizledi ve alemlerin kadınlarının üstüne seçti. Rabbine boyun eğ, secde et ve rükû edenlerle birlikte rükû et."

003.44) Bunlar ğayb haberlerindendir ve sana vahyediyoruz. Meryem'e hangisi kefillik edecek diye kalemlerini atarlarken ve çekişirlerken yanlarında değildin.

Not: "Muhammed as'a Kuran haricinde vahiy gelmedi ya da gelen vahyin hepsi Kuran'dadır." iddiaları bu ve benzeri bir kaç ayetle boşa çıkar.
Meryem'e kefillik konusunda Kuran'da bilgi olmamasına rağmen, konunun Muhammed as'a bildirildiği, sadece başlık şeklinde yer almış.
Tahrim Suresi'nin başında da Peygamber sırrını başkalarına veren eşine bu durumu haber verince, yanı başındaki kendisini en iyi tanıması gereken eşi diyor ki: "Bunu sana kim haber verdi?" O da diyor ki: "Alim ve Hakim olan."
Demek ki yazıya dökülenin haricinde de Allah kendisine bilgi vermiş.

003.45-46) Meleklerin Meryem'i Allah'tan ismi Meryem oğlu İsa Mesih olan bir kelime ile müjdelemesi. Beşikte ve yaşlılıkta insanlarla konuşması.

003-47) Soru: "Bana bir beşer dokunmamışken nasıl olur?" Cevap: "Öyle. Allah ne dilerse yaratır. Bir iş yapacağında sadece ol der ve oluverir."

Not: Burda da tıpkı Zekeriya as'ın zürriyet isteyip sonra inanamadığı gibi, Meryem as'da sebepsiz rızık gördüğü halde, babasız çocuk doğacağına inanamıyor. Şart-şurt insanlar için geçerlidir. Allah'ın kudretinin sınırı yoktur.

003.48) İsa'ya kitabı, hikmeti Tevrat'ı ve İncil'i öğretiyor.

Not: İsa as. kendinden önceki kitabı neshetmiyor, öğreniyor. Çünkü Allah indinde tek bir din vardır. Diğer tefrika dinleri Allah tarafından gönderilmemiştir.

003.49-51) İsrailoğulları'na rasul olarak gönderilmesi. Kendini tanıtması.
  • Size rabbinizden bir ayet getirdim.
  • Allah'ın izniyle çamurdan kuş biçiminde bir şey yaratırım, içine üflerim ve kuş olur.
  • Körü ve alacalıyı iyileştiririm.
  • Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim.
  • Yediklerinizi ve evlerinizde biriktirdiklerinizi haber veririm.
  • Tevrat'tan elimdekini doğrulayıcı olarak ve size haram olanların bazılarını helal kılmak üzere rabbinizden bir ayet ile geldim. Allah'a karşı korunun ve bana itaat edin.
  • Allah benim rabbim ve sizin rabbinizdir. Ona kulluk edin. Bu dosdoğru yoldur. 
Müminlerden olursanız bunda size bir ayet vardır.

003.52-53) İsa onlardan küfür hissedince, "Allah yolunda yardımcılarım kim?" dedi. Havariler: "Biz Allah'ın yardımcılarıyız. Allah'a iman ettik. Bizim müslüman olduğumuza şahid ol. Rabbimiz indirdiğine iman ettik ve rasule tabi olduk. Bizi şahitlerle beraber yaz." dediler.

Not: Müslümanlığın Muhammed as'dan sonrakilerin dini olduğu konusundaki yaygın kanaat tamamen batıldır. Müslümanlık ismini İbrahim as. koymuştur(Hacc Suresi 78. ayet). Müslüman ismi babadan oğula geçen ve nüfus cüzdanı ile sabit olan bir isim değil, Allah'ın kitapları ve rasulleri vasıtası ile tarif ettiği dine tabi olan kim varsa onun ismidir.

003.54) Tuzak kurdular ve Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.

003.55-57) Allah dedi ki: "Ya İsa, seni vefat ettireceğim, kendime yükselteceğim, seni kafirlerden temizleyeceğim ve sana tabi olanları kıyamet gününe kadar kafirlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz banadır. İhtilaf ettiğiniz şeylerde aranızda hüküm vereceğim. Kafirlere gelince; onlara dünyada ve ahirette şiddetli azap edeceğim. Yardımcıları da olmayacak. İman edip salih amel işleyenlere gelince; onlara karşılıklarını öder ve Allah zalimleri sevmez."

Not: İsa as'ın bizim anladığımız manada ölüp ölmediği konusunda ihtilaf vardır. Maide Suresi 117. ayet, Nisa Suresi 157 ve 158. ayetler ve bu ayet İsa as. vefatı hakkındadır. Hepsinde "vefat etme" fiili kullanılır. "mâte-öldü" fiili kullanılmaz.
Vefat fiili, ölüm fiili ile birebir örtüşen bir fiil değildir.
Enam Suresi 60. ayette Allah şöyle buyurur: "O sizi gecenin içinde vefat ettirir, gündüzde de ne yaptığınızı bilir. Sonra takdir edilmiş ömür tamamlanıncaya kadar sizi gündüzleri ba's eder(diriltir). Sonra dönüşünüz O'nadır."
Bu ayetten anlaşılan, geçici ölüm halidir. Bir nevi uyku hali diyebiliriz.
Zumer Suresi 42. ayet: "Allah ölümü anında nefsi vefat ettirir. ölmeyenleri de uyku anında. Ölümü gerçekleştirileninki tutulur, diğerlerininki belirlenmiş bir ecele kadar gönderilir. Düşünen bir topluluk için bunda ayetler vardır."
Tüm olayları sebep-sonuç ilişkisine göre ve alıştığı-gördüğü şekillere göre değerlendirenlerin kafası elbette böyle bir olaya yatmayacaktır. Fakat unutulmamalı ki Kuran'ı Kerim'de bu tip kafaların yatmayacağı onlarca hâdise haber verilmiştir. Bunlardan birisi de İsa as'ın ölüleri(mevtâ) diriltmesidir.
Sonuç olarak; bir konu hakkında "yoktur-olmaz-olamaz" demek, "vardır-olur-olabilir" demeye göre çok daha derin ve kapsamlı bilgi gerektiren ve yanlış olma ihtimali taşıyan bir iştir. İkincisi konuya ilmi ve araştırmacı yaklaşmak, birincisi ise zanna tabi olup kafadan atmak demektir.

003.59) Allah indinde İsa Adem gibidir. Allah onu topraktan yarattı, sonra "Ol" dedi ve oldu.

Not: İsa as'ı rab edinen ve buna sebep olarak da babasız olmasını gösterenlerin dayanağını çürüten ayettir bu ayet. Madem babasız doğmak rab olma sebebiyse, Adem as'ın da rab olması gerekir. Rasulleri Allah'tan bağımsız düşünmemek gerekir. Allah her şeyi kuşatmıştır.

003.61) İlimden sonraki tartışma ve mülâane.

003.64) De ki; "Ey ehli kitap. Aramızdaki eşit kelimeye gelin.

  • Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim.
  • O'na hiç bir şeyi şirk koşmayalım.
  • Bazımız bazımızı Allah dışında rabler edinmeyelim.

Eğer yüz çevirirlerse deyin ki; "Bizim müslümanlar olduğumuza şahid olun."

Not: Burada Allah ehli kitap ile tartışma kültürünü bildiriyor. "Bize gelin, bize tabi olun" diyerek herkesin kendi fırkasına değil, herkes tarafından kabul görmüş olan evrensel hakikatlere çağrı yapılmasını istiyor. Ehli kitap vb. anlam tahrifatına uğradığını düşündüğüm bazı kelimeler "Başlarken" bölümü altında toplanmıştır.
003.65-68) Tevrat ve İncil kendisinden sonra indirilmişken İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz ey ehli kitap. İşte siz böylesiniz. Bilginiz olan şeyde tartışıyorsunuz da bilginiz olmayan şeyde niye tartışıyorsunuz? Allah bilir siz bilmezsiniz. İbrahim Yahudi veya Hristiyan değildi. Lakin hanif bir müslümandı. Müşriklerden olmadı. Muhakkak ki İbrahim'e en yakın olan insanlar, ona tabi olanlar, bu nebi ve iman edenlerdir. Allah müminlerin velisidir.

003.69-71) Ehli kitaptan bir grup sizi saptırmayı arzu etti. Kendilerinden başkasını saptırmıyorlar ama farkında değiller. Ey ehli kitap. Göre göre Allah'ın ayetlerini niçin göz ardı ediyorsunuz/örtüyorsunuz? Bile bile hakka batıl elbisesi giydirip niye gizliyorsunuz?

003.72-74) Ehli kitap mantığı ve verilecek cevap.

003-75-76) Ehli kitaptan öylesi de vardır ki, yüklerle emanet versen sana öder. Kimi de vardır ki bir dinar emanet etsen, tepesine dikilmedikçe ödemez. "Ümmilerden dolayı bize bir sorumluluk yoktur" dedikleri için böyle yaparlar. Nasıl olur, kim sözünü yerine getirip korunursa şüphesiz Allah korunanları sever.

Not: Her fırkanın içinden az da olsa iyilerin çıkabileceğini Allah bize burda ve başka yerlerde bildiriyor. "Şu fırkadakiler cennete giremez." zihniyeti yanlıştır. Kimse adı ile cennete giremez. Ömür devam ettikçe insanların Allah'ın tarif ettiği gibi olma ihtimalleri de devam eder.

003.77) Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir pahaya satanlar...

003.78) Kitaptan sanmanız için dillerini eğip bükenler. Kendi ürünlerini "Allah katındandır." diyerek pazarlamak isteyenler.

003.79-80) Allah'ın kitap, hikmet ve nübüvvet verdiği hiçbir beşer "Allah dışında bana da kul olun." demez. Fakat "Öğrendiğiniz kitap ve aldığınız ders gereği rabbaniler olun." derler. Melekleri ve nebileri rabler edinin diye emretmezler. Siz müslüman olduktan sonra size küfrü emrederler mi?

003.81-82) Allah nebilerden söz aldı: "Size kitap ve hikmet verdim, sonra sizdekini onaylayan rasul geldi, ona iman edeceksiniz ve yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz ve üstlendiniz mi?" Kabul ettik dediler. Şahid olun, ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim. Bunun ardından kim döneklik ederse fasıklardandır.

Not: "Rasuller tek olarak gelmezler, nübüvvetlerinden emin olmak ve birbirlerini desteklemek için iki veya daha fazlası birden gelir." görüşünü destekleyen bir ayet. Ben Kinsley'in oynadığı Hz. Musa filminde de aynı sahne işlenmiştir.

003.83) Göklerdeki ve yerdekiler ister istemez O'na teslim olmuşken, Allah'ın dininden başkasını mı istiyorlar?

003.84) De ki; "Allah'a iman ettik. Bize inene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına inenlere, Musa'ya, İsa'ya ve nebilere rablerinden verilene iman ettik. Onlardan hiç birisinin arasını ayırmayız. Biz onlara teslim olanlarız."

Not: Bu ve benzeri ayetler bizden geçmiş kitaplara ve rasullere iman etmemizi ister. Kendilerini müslüman olarak adlandıranlar da, önceki kitaplara ve peygamberlere iman ettiğini söylerler ama geçmiş kitapların tahrif olduğunu ve o kitaplardan sorumlu olmadıklarını da söylerler. Tam anlamıyla boşluğa iman etmektir bu. Bizden iman etmemiz istenen şeylere ulaşmanın mücadelesini vermemiz ve ulaşıp anlamamız gerekir. Buna rasuller de dahildir. Kişi anlamadığı şeyden sorumlu olmaz.

003.85) Kim (kitapta tarif edilen) İslam'dan başka bir din isterse, ondan kabul edilmeyecektir. Ahirette hüsrana uğrayacaktır o.

003.86-89) İman ettikten, rasulun hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine beyyineler geldikten sonra kafirlik eden kavme Allah nasıl hidayet eder? Allah zalimlere hidayet etmez. İşte onların cezası, Allah'ın, meleklerin ve insanların lanetinin topluca üzerlerine olmasıdır. O halde kalıcıdırlar. Azapları hafifletilmez ve göz açtırılmaz. Ancak onun arkasından tevbe edip ıslah olanlar müstesnadır. Allah bağışlayan ve esirgeyendir.

003.90-91) İmanlarının ardından küfre sapıp sonra da bunu küfrünü artıranlardan tevbe kabul edilmeyecektir. Onlar sapıklardır. Küfre sapıp, kafir olarak ölenlerin hiçbirinden, fidye olarak yeryüzü dolusu altın verseler kabul edilmeyecek. Elim bir azap vardır onlar için ve hiç yardımcıları da yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder