24 Ekim 2014 Cuma

7. cüz

7. cüz

005.83-84) Peygambere indirileni duydukları zaman gözlerinden yaşlar boşaldığını görürsün. Hakkı bildikleri için böyledir. Derler ki: “Rabbimiz, iman ettik ve bizi şahitlerle beraber yaz. Bize ne oluyor ki, rabbimizin bizi salihlerin içine katmasını umut ederken Allah’a ve bize haktan gelene iman etmeyelim?”

005.85-86) Dedikleri sebebiyle Allah onlara karşılıklarını, orada kalıcı olmak üzere altlarından nehirler akan cennetler olarak verdi. Bu muhsinlerin karşılığıdır. Kafirler ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise ateş ehlidirler.

005.87-88) Ey iman edenler. Allah’ın sizin için helal kıldığı hoş şeyleri haram kılmayın ve alışkanlık haline getirmeyin. Allah kötü alışkanlık sahiplerini/aşırı gidenleri sevmez. Allah’ın size verdiği rızıklardan helal ve hoş olarak yiyin. İman ettiğiniz Allah’a karşı takva sahibi olun.

005.89) Yemin ve kefareti.

005.90-92) İçki ve kumar ve şeytanın taktiği.

005.94) Gaybdan korkanlar için imtihan.

005.95) İhramda iken av.

005.96) Deniz avı.

005.97) Kabe, Beyt-i Haram ve sembollerin önemi.

005.99) Rasulun görevi.

005.100) Habis olanın çokluğu seni etkilese bile, habis olan hoş olanla bir olmaz. Ey ulul elbab. Allah’a karşı takva sahibi olun. Böylelikle kurtuluşa erersiniz.

005.101-102) Soru sorma adabı.

005.104) Allah’ın indirdiğine ve rasule gelin denilince, “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz bize yeter.” Dediler. Ataları bir şeye akıl erdiremediyse ve doğru yolu bulamadıysa?

005.105) Ey iman edenler, kendi kendinizin üzerinesiniz(Allah-u alem, kendi kendinizden sorumlusunuz). Hidayet olunursanız, saptırıcılar size zarar veremez. Dönüşünüz topluca Allah’adır ve yaptıklarınızı size haber verecek.

005.106-108) Ölüm anında vasiyet. Akraba bile olsa dürüstlük.

005.109) Allah rasulleri topladığı gün sorar: “Size ne cevap verildi?” Derler ki: “Bizde ilim yok. Şüphesiz ki sen gaypları bilirsin.”

005.110) Allah’ın İsa as’a olan nimetlerini hatırlatması.

005.111-115) Maide/sofra kıssası.
·         Bana ve rasulume iman edin diye havarilere vahyettiğimde dediler ki: “İman ettik, bizim Müslüman olduğumuza şahit ol.”
·         Havariler; “Ey Meryem oğlu İsa. Rabbinin bize gökten sofra indirmeye gücü yeter mi?” dediğinde, dedi ki: “Eğer mümin iseniz Allah’a karşı takva sahibi olun.”
·         Dediler ki: “Ondan yemek istiyoruz. Kalplerimizin mutmain olmasını istiyoruz. Bize doğru söylediğini bilmek istiyoruz ve ona şahit olanlardan olmak istiyoruz.”
·         Meryem oğlu İsa dedi ki: “Allahım, rabbimiz. Bize gökten bir sofra indir, öncemize ve sonramıza bir bayram olsun ve senden bir ayet olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın.”
·         Allah dedi ki: “Muhakkak ki ben onu sizin üzerinize indiriciyim. Sizden sonra/sonra sizden kim kafirlik ederse, alemlerden kimseye etmediğim azabı ona ederim.”

005.116-120) Allah’ın İsa as. ile diyaloğu. “Beni ve annemi Allah dışında iki ilah edinin diye sen mi dedin?” diye sorması ve İsa as’ın cevabı. Allah’ın: “Bu, doğruları doğruluklarının fayda verdiği gündür.” diye cevap vermesi.

* * *

006.Enam Suresi:

Bismillahirrahmanirrahim.

006.1)  Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve nuru var eden Allah’a mahsustur.

006.2) Yaratılış ve ecel.

006.3) O gökte de yerde de Allah’tır. Sırları da bilir, açığa vurulanları da. Kazandıklarınızı da bilir.

006.4-5) Rablerinin ayetlerinden, yüz çevirmiş olmadıkları bir ayet gelmiyor. Muhakkak ki kendilerine geldiğinde hakkı yalanladılar. İlerde onlara, alaya aldıkları şeylerin haberleri gelecek.

006.6) Önceki nesillerin ve onlara verilenlerin anlatılması.

006.7-8) Eğer sana kitabı kağıda yazılmış şekilde indirseydik ve onu elleriyle tutsalardı muhakkak kafirler derlerdi ki: “Muhakkak ki bu açık bir sihirden başka bir şey değildir.” Dediler ki: “Üzerine melek indirilseydi ya.” Eğer bir melek indirseydik, muhakkak ki iş halledilmiş olurdu sonra onlara göz açtırılmazdı.

006.14) De ki: “Göklerin ve yerin Fâtır’ı (çatlatan, uzunlamasına yaran gibi manalara gelir. Genel olarak yaratan manası verilir) olan Allah’tan başka bir veli mi edineceğim. O besler/yedirir ve beslenmez/yedirilmez. Muhakkak ki ben teslim olanların ilki olmakla emrolundum.” Sakın müşriklerden olma.

006.15-16) De ki: “Muhakkak ki ben, rabbime isyan edersem azametli bir günün azabından korkarım.” O gün kimden azap savuşturulursa, ona rahmet etmiştir. Açık kurtuluş budur.

006.17) Allah sana bir zarar dokundurursa, o zararı O’ndan başka açacak yoktur. Eğer sana bir hayır dokundurursa, O her şeye kâdirdir.

006.18) O kullarının üstünde Kâhir olandır. Hakîm ve Habîr’dir.

006.19) De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür? Allah benimle sizin aranızda şahittir. Bana bu Kuran vahyolunuyor ki, sizi ve kime ulaşırsa onu uyarayım. Siz gerçekten Allah ile beraber başka ilahlara şehadet ediyor musunuz? Ben şehadet etmem. Ancak o bir tek ilahtır. Muhakkak ki ben şirk koştuklarınızdan beriyim.”

006.20) Kendilerine kitap verdiklerimiz onu oğullarını tanır gibi tanırlar. Onlar ki hüsrana uğradılar ve iman etmezler.

006.21) Allah’a iftira atandan veya ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Muhakkak ki zalimler iflah olmaz.

006.22-24) O gün onların hepsini toplayıp sonra şirk koşanlara diyeceğiz ki; “Nerede iddia ettiğiniz şerikler?” Sonra “Rabbimiz Allah’a yemin olsun ki müşriklerden değildik.” demekten başka bir fitneleri olmaz. Bak kendileri hakkında nasıl yalan söylediler ve uydurdukları şeyler onlardan kayboldu gitti.

006.25-26) Onlardan seni dinleyen kimseler vardır. Onu anlamamaları için kalplerine bir örtü ve kulaklarına ağırlık koyduk. Bütün ayetleri de görseler ona iman etmezler. Sana geldiklerine seninle mücadele ederler. Kafirler derler ki: “Muhakkak bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir.” Hem ondan alıkoyarlar hem de ondan uzaklaşırlar. Muhakkak ki sadece kendilerini helak ediyorlar ve farkında değiller.

006.27-28) Ateşin üzerinde durdurulduklarını ve “Keşke geri döndürülsek ve rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden olsak.” dediklerini görsen. Aksine önceden gizledikleri karşılarına çıktı. Eğer geri döndürülseler alıkonuldukları şeylere geri dönerlerdi. Muhakkak ki onlar yalancıdırlar.

Not: Azap sebebiyle iman ettikleri için, azap kalkarsa iman da gider. Dünya hayatının yaratılış sebebi imtihan olduğundan ve işlenilen kötü amellerin karşılığının sonra görülecek olmasından dolayı insanların çoğunluğu iman etmez. Gerçek müminler ise azap sebebiyle değil, Allah’ı tanıdıkları(marifetullah) ve dünyadan vazgeçtikleri için Allah’a iman ederler/güvenirler.

006.29) Dediler ki: “Hayat sadece dünya hayatımızdan ibarettir ve diriltilecek değiliz.”

006.30-31) Kıyametin tasviri.

006.32) Dünya hayatı bir oyun ve bir eğlenceden başka bir şey değildir. Takva sahipleri için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Akletmeyecek misiniz?

006.33) Muhakkak ki onların söylediklerinin seni üzdüğünü biliyoruz. Onlar seni yalanlamıyorlar, fakat zalimler Allah ayetleri ile cihad ediyorlar.

006.34) Andolsun ki senden önceki rasuller de yalanlandılar ve bu sebeple yalanlamalarına ve eziyetlerine sabrettiler. Ta ki yardımımız gelene kadar. Allah’ın kelimelerini değiştirecek yoktur. Muhakkak ki rasullerin haberleri sana geldi.

006.35-36) Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geliyorsa o zaman gücün yetiyorsa yere bir baca veya göğe bir merdiven iste ve onlara bir ayet getir. Eğer Allah dileseydi onları hidayet üzere toplardı. Cahillerden olma. Sadece dinleyenler davete icabet ederler. Ölülere gelince, Allah onları diriltir ve sonra O’na dönerler.

006.37) Dediler ki: “Ona rabbinden bir ayet indirilse ya!” De ki: “Şüphesiz ki Allah ayet indirmeye kâdirdir.” Fakat onların çoğu bilmezler.

006.38) Yeryüzünde hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi ümmetler olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi tefrit etmedik. Sonra rablerinin huzurunda haşrolunurlar.

006.39) Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içindeki sağır ve dilsizdirler. Allah kimi dilerse sapıklıkta terk eder. Kimi dilerse de sıratı müstakime koyar.

006.40-41) De ki: “Görüşünüz ne? Eğer Allah’ın azabı veya saat(kıyamet) size gelirse Allah’tan başkasına mı dua edersiniz/yardıma çağırırsınız? Eğer sadıklardansanız. Aksine sadece onu yardıma çağırırsınız. Yardım istediğiniz şeyi dilerse üzerinizden kaldırır ve şirk koştuklarınızı unutursunuz. 

006.42-45) Andolsun senden önce ümmetlere rasuller gönderdik ve böylece onları sıkıntılarla ve zararlarla yakaladık ki böylelikle yalvarırlar. Onlara sıkıntılarımız geldiğinde bari yalvarsalardı. Fakat kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yaptıklarını süslü gösterdi. Ne zaman ki kendilerine yapılan hatırlatmaları unuttular, o zaman üzerlerine her şeyin kapısını açtık. Kendilerine verilenlerle sevindiler ve nihayet onları ümitsizlik esnasında ansızın yakaladık. Zalim kavmin kökü kesildi. Hamd alemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur.

006.46-47) Allah’tan başka ilah edinmememiz için verilen misaller.

006.48) Rasullerin gönderilme sebebi ancak müjdeci ve uyarıcı olmalarıdır.

006.50) De ki:
·         Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum.
·         Gaybı bilmem.
·         Ben bir meleğim demiyorum size.
·         Muhakkak ki sadece bana vahyedilene tabi olurum.
Kör ile gören bir olur mu? Tefekkür etmez misiniz?

006.51) Rablerinin huzurunda toplanacaklarından dolayı korku içinde olanları onunla uyar. O’ndan başka ne bir veli ne de bir şefaatçi vardır. Böylelikle onlar takva sahibi olurlar.

006.52) Sabah-akşam onun yüzünü isteyerek rablerine dua edenleri kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok. Onları kovup zalimlerden olursun.

006.53) Biz onlardan bazısını bazısı ile imtihan ettik(fitne) ki; “Allah aramızdan bunlara mı nimet verdi?” desinler. Allah şükredenleri bilen değil midir?

006.54) Ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde de ki: “Selam üzerinize olsun. Allah kendine rahmeti yazdı. İçinizden kim cehalet ile kötülük işler de sonra arkasından tevbe eder ve ıslah olursa, muhakkak ki o bağışlayıcı ve merhametlidir.”

006.55) Böylece ayetlerimizi ayrıntılı olarak anlatıyoruz ki mücrimlerin/suçluların yolu açığa çıksın.

006.56-58) De ki: “Ben, sizin Allah’tan başka yardıma çağırdıklarınıza kulluk etmekten nehy edildim. Hevanıza tabi olmam. Öyle olursa muhakkak ki sapıklıkta kaybolurum ve hidayette olanlardan olmam. Muhakkak ki ben rabbimden bir beyyine üzereyim ve siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey bende değildir. Muhakkak ki hüküm yalnızca Allah’ındır. Hakkı anlatır ve ayrıntılı anlatanların en hayırlısıdır. Eğer acele istediğiniz benim yanımda olsaydı, sizinle benim aramda iş halledilmiş olurdu. Allah zalimleri bilir.”

006.59) Gaybın anahtarları onun yanındadır, onları sadece o bilir. Karada ve denizde ne varsa o bilir. Bir yaprak düşmez ve yerin karanlıklarında bir tane olmasın ki o bilmesin. Ne bir yaş ne de bir kuru yoktur ki açık bir kitapta bulunmasın.

006.60) O ki, sizi geceleyin vefat ettirir ve gündüz kazandıklarınızı bilir. Sonra sizi onun içinde diriltir ki belirlenmiş ecel tamamlansın. Sonra dönüşünüz onadır, sonra yapmakta olduklarınızı size haber verir.

006.61-62) O kulları üzerinde Kahhar’dır. Üzerinize koruyucular gönderir. Sonunda sizden birine ölüm geldiği zaman rasullerimiz onu vefat ettirir ve fazlalık-eksiklik yapmazlar. Sonra hak Mevlalarına döndürülürler. Dikkat edin hüküm onundur ve o hesap görenlerin en hızlısıdır.

006.63-64) Sıkıntı anında dua ve kurtulunca şirk koşma.

006.66-67) O hak iken senin kavmin onu yalanladı. De ki: “Ben sizin üzerinize vekil değilim. Her haberin bir kararlaştırılmış vakti vardır ve ilerde bilirsiniz.”

006.68-69) Ayetlerimizde dalanları(olumsuz manada olsa gerek) gördüğünde başka söze dalana kadar onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra zalimler kavmi ile birlikte oturma. Takva sahiplerine onların hesabından hiçbir şey düşmez. Fakat bir hatırlatmadır ki böylelikle takva sahibi olurlar.   

006.70) Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatının kendilerini aldattığı kimseleri bırak. Kazandıklarından dolayı kişinin yakayı ele vereceğini hatırlat. Onun için Allah’tan başka bir veli ve şefaatçi yoktur. Bütün fidyeyi verse bile ondan alınmaz. Onlar kazandıklarından dolayı yakayı ele verdiler. Kafirliklerinden dolayı onlara kaynar sudan bir içecek ve elim bir azap vardır.

006.71) De ki: “Allah dışında, bize faydası ve zararı olmayan şeyleri yardıma çağırır mıyız? Allah bize hidayet ettikten sonra, onu “bize gel” diyerek hidayete çağıran arkadaşları varken şeytanların ayarttığı ve yeryüzünde şaşkın bıraktığı kimseler gibi gerisin geri döner miyiz? Hidayet, Allah’ın gösterdiği doğru yoldur. Alemlerin rabbine teslim olmakla emrolunduk.”

006.72) Namazı kılın ve O’na karşı takva sahibi olun. Huzurunda haşrolacağınız odur.

006.73) Allah’a ait özellikler.

006.74-75) İbrahim as’ın babasıyla diyaloğu. İbrahim, babası Azer’e dedi: “Sen putları ilahlar mı ediniyorsun? Muhakkak ki ben seni ve kavmini açık bir dalalet(sapıklık) içinde görüyorum. Böylece göklerin ve yerin melekûtunu gösterdik. Yakine erenlerden olsun diye.

006.76-79) Gece üzerini örtünce bir yıldız gördü. Dedi ki: “Bu rabbimdir.” O batınca dedi ki: “Ben batanları sevmem.” Doğman üzereyken ayı görünce dedi ki: “Bu rabbimdir.” O batınca dedi ki: “Eğer rabbim bana hidayet etmezse, muhakkak ki sapık kavimden olurum.” Doğmak üzereyken güneşi görünce dedi ki: “Bu rabbimdir. Bu en büyüğü.” O batınca dedi ki: “Ey kavmim, ben şirk koştuklarınızdan beriyim. Ben hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yoktan var edene(fatır) döndüm ve ben müşriklerden değilim.”

006.80-81) Kavmi onunla tartıştı. Dedi ki: “Benimle Allah hakkında mı tartışıyorsunuz. Muhakkak ki o bana hidayet etti. Rabbimin bir şey dilemesi hariç, ben sizin O’na şirk koştuğunuz şeylerden korkmam. Rabbim her şeyi ilimce kuşatmıştır. Hatırınıza getirmez misiniz? Siz Allah’a şirk koşmaktan korkmazken, be şirk koştuğunuz Allah’ın size bir sultan indirmediği şeylerden nasıl korkarım? Eğer biliyorsanız, bu iki gruptan hangisi emniyete daha layıktır?

006.82) İman edip imanlarına zulüm karıştırmayanlar içindir emniyet ve onlar hidayet edilenlerdir.

006.83-90) İbrahim as’a verilen hüccet. İbrahim as’a, diğer rasullere ve onların atalarından, zürriyetlerinden ve kardeşlerinden bazısına bahşedilenler. Eğer şirk koşmuş olsalardı, muhakkak ki yaptıkları boşa giderdi.

006.91) “Allah insanlığa hiçbir şey indirmedi” derken Allah’ı gereği gibi takdir(kadera=ölçtü) edemediler. Musa’nın insanlara bir nur ve bir hidayet olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Onu kağıt haline getiriyorsunuz, ortaya çıkarıyorsunuz ve çoğunu gizliyorsunuz. Sizin ve atalarınızın bilmediğiniz şeyler size öğretildi. Allah de ve bırak daldıkları şeylerde oynasın dursunlar.

006.92) Ve indirdiğimiz bu mübarek kitap ki elindekini onaylayıcı ve Ummul-kurâ ve çevresindekileri uyarsın diyedir. Ahirete iman edenler ona iman ederler. Onlar namazlarını muhafaza ederler.

006.93) Allah’a iftira edenden, yahut kendisine bir şey vahyolunmamışken “Bana vahiy geliyor. Allah’ın indirdiği şey gibi ben de indireceğim.”  diyenden daha zalim kim olabilir?

006.94) Andolsun ki, sizi ilk yarattığımız gibi bireysel olarak bize geldiniz ve size verdiklerimizi arkanızda bıraktınız. Sizinle ortaklar olduğunu iddia ettiğiniz şefaatçilerinizi sizinle beraber göremiyoruz. Andolsun aranız kesildi. İddia ettiğiniz şeyler sizden kaybolup gitti.

006.95-99) Allah’ın özellikleri ve insanlara verdiği nimetler.

006.100-101) Cinleri Allah’a ortaklar tuttular. Halbuki onları O yarattı. İlimsizce O’na oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Nitelendirmelerinden yüce ve münezzehtir. Her şeyin örneksiz yaratıcısı iken ve ona bir eş-arkadaş yokken nasıl çocuğu olabilir?

006.103-104) Basiretler onu idrak edemez, O basiretleri idrak eder. Muhakkak ki size rabbinizden basiretler geldi. Kim basiretli olursa kendinedir. Kim de körlük ederse kendinedir. Ben üzerinize koruyucu değilim.

006.105) Ayetleri böylesine sarf ediyoruz ki, “Dersini almışsın.” desinler ve bilen bir kavim için onu beyan edelim.

006.106-107) Rabbinden sana ne vahyediliyorsa ona tabi ol. Allah’tan başka ilah yoktur. Müşriklerden yüz çevir. Allah dileseydi onlar şirk koşmazlardı. Seni onların üzerine muhafız olarak göndermedik. Sen onlara vekil değilsin.

006.108) Allah’tan başkasını yardıma çağıranlara sövmeyin. Öyle yaparsanız ilimsizce ve düşmanlık ederek onlar da Allah’a söverler. Bu şekilde her ümmete amellerini süsledik, sonra rablerine dönücüdürler ve yaptıklarını onlara haber verir.


006.109-110) Olanca güçleriyle, kendilerine bir ayet gelirse ona iman edeceklerine dair yemin ettiler. De ki: “Ayetler ancak Allah’ın yanındadır ve geldiklerine size hissettirmez.” İman etmezler. Gönüllerini ve görüşlerini evirir çeviririz, tıpkı ilk defa iman etmedikleri gibi. Azgınlıklarında bırakırız ve bocalarlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder