006.111) Eğer biz
onlara melekleri indirsek, ölüler onlarla konuşsa ve her şeyi önlerine
kabileler halinde toplasak da Allah’ın dilemesi hariç iman edecek değillerdir.
Fakat onların çoğu cahillik ediyor.
006.112-113) Bu şekilde
insan ve cin şeytanlarını nebilere düşman kıldık ve bazısı bazısına, aldatmak
için lafın süslüsünü vahyederler. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak
onları ve iftiralarını. Ahirete iman etmeyenlerin gönülleri ona meyletsin,
ondan razı olsunlar ve onların yaptıkların yapsınlar diye.
006.114-115) Tafsilatlı
bir şekilde size bir kitap indirmişken, ben Allah’tan başka bir hakem mi
isteyeceğim? Kendilerine kitap verdiklerimiz bilirler ki, o rabbinden hak ile
indirilmedir. Şüphelenenlerden olma. Rabbinin kelimesi doğruluk ve adalet
olarak tamdır. Onun kelimelerini değiştirici yoktur. O işiten ve bilendir.
006.116-117) Yeryüzündeki
kimselerin çoğunluğuna itaat edersen seni Allah’ın yolundan saptırırlar.
Muhakkak ki sadece zanna tabi olurlar ve kafadan atarlar. Şüphesiz senin
rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir. Hidayet üzere olanları da en iyi
bilendir.
006.118-119) Eğer Allah’ın
ayetlerine iman ediyorsanız, üzerlerine Allah’ın isminin anıldıklarından yiyin.
Size ne oluyor da –yemek zorunda olduklarınız hariç- Allah size haramları
tafsilatlı bir şekilde açıklamışken, üzerlerine Allah’ın isminin
anıldıklarından yemiyorsunuz? Muhakkak ki birçokları ilimsizce ve hevalarına
tabi olarak saptırıyorlar. Muhakkak ki rabbin haddi aşanları/alışkanlık haline
getirenleri en iyi bilendir.
006.120) Günahın
açığını da gizlisini de bırakın. Şüphesiz ki günah kazananlar, kazandıklarının
karşılığını göreceklerdir.
006.121) Üzerlerine
Allah’ın isminin anılmadıklarından yemeyin. Muhakkak ki o bir fısktır.
Şeytanlar kendilerini veli edinenlere, sizinle mücadele etmeleri için
vahyederler. Siz de onlara itaat ederseniz şüphesiz müşrik olursunuz.
006.122) Bir kimse ölü
iken onu diriltmişiz ve ona bir nur vermişiz, insanlar içinde onunla yürüyor.
Karanlıklar içinde bulunan, ondan çıkamayan kimsenin misali gibi. Kafirlere
yapmakta olduğu amelleri böyle süslenir.
006.123) Böylece her
şehirde o şehrin günahkarlarının büyüklerini orada hilekarlıklar yapsınlar diye
iş başında bulundururuz. Yalnızca kendilerine hile yapıyorlar da farkında
değiller.
006.125) Allah kimi
hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam’a açar. Kimi de sapıklıkta terk
etmek isterse, göğsünü daraltır. Öyle daraltır ki göğe çıkacak gibi olur.
Böylece Allah iman etmeyenlerin üzerine pislik bırakır.
006.126-127) Ve bu
rabbinin yolu dosdoğru olandır. Muhakkak ki zikreden bir kavim için ayetleri
tafsilatlı olarak anlattık. Rablerinin yanında selam yurdu onlarındır ve
yapmakta oldukları işlerde onların velisi O’dur.
006.128) Mahşerde
Allah’ın cinlere ve insanlara hitabı.
·
“Ey cin
topluluğu, muhakkak ki insanlara çok çektirdiniz.”
·
İnsanlardan
onları veli edinenler: “Bazımız bazımızdan istifade ettik/haz aldık ve bizim
için takdir ettiğin ecelimize ulaştık.”
·
“Sizin varış
yeriniz, Allah’ın dilemesi hariç kalıcı olacağınız ateştir. Muhakkak ki rabbin
Hakîm ve Alîm’dir.”
006.129) Böylece
zalimlerin bazısını bazısına, kazandıklarından dolayı veli ederiz.
006.130-131) “Ey cin ve
insan topluluğu. İçinizden, size ayetlerimi anlatan ve bu gününüzle
buluşacağınızı haber veren rasuller gelmedi mi?” Dediler ki: “Kendi kendimize
şahidiz.” Onları dünya hayatı aldattı ve kafir olduklarına dair kendi
kendilerine şahitlik ettiler. Rabbin, halkları gafil iken memleketleri zulüm
ile helak edici değildir.
006.136) Allah’ın
yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan Allah için bir hisse yaptılar ve
kuruntularına dayanarak “Bu Allah’ın, bu da şeriklerimizin.” dediler. Şerikleri
için olanlar Allah’a ulaşamaz ama Allah için olanlar şeriklerine ulaşabilir. Ne
kötü hükmediyorlar.
006.137) Onun gibi,
şerikleri müşriklerin çoğuna evlatlarını katletmeyi süslü gösterdi. Helak etmek
ve dinlerini bozmak için. Eğer Allah dileseydi onu yapmazlardı. Bırak onları ve
iftiralarını.
006.138) Kuruntularına
dayanarak dediler ki: “Bunlar ilişilmez ekin hayvanları. Dilediğimizin
haricinde onları yedirmeyiz. Ve sırtları haram edilmiş hayvanlar. Ve Allah’a
iftira ederek, üzerlerine Allah’ın ismini anmadıkları hayvanlar. İftara
ettikleri şeylerden dolayı onları cezalandıracağız.
006.139) Ve dediler
ki: “Şu hayvanların karınlarındaki yavrular sırf erkeklerimize aittir,
kadınlarımıza haramdır. Eğer ölü doğarsa, hepsi ona ortaktır.”
006.140) Evlatlarını
beyinsizce ve bilgisizce katledenler ve Allah’a iftira ederek onlara verdiği rızıkları
haram edenler hüsrana uğradılar. Muhakkak ki sapıttılar ve hidayet üzere
olmadılar.
006.141-142) İnsana
verilen nimet çeşitleri. Nimeti elde edince hakları verme emri. İsrafın
yasaklanması. Allah’ın size verdiği rızıklardan yiyin ve şeytanın adımlarına
uymayın. O size açık bir düşmandır.
006.145) De ki: “Bana
vahyedilenlerin içinde, ölü hayvandan veya dökülmüş kandan veya domuz etinden
–muhakkak ki o pisliktir- veya fısk olarak Allah’tan başkası adına kesilenden
başka yiyecek kişi için haram edilmiş bir şey bulamıyorum.”
006.146) Yahudilere
haram kılınan yiyecekler.
006.148) Şirk koşanlar
diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, ne biz şirk koşardık ne de atalarımız.
Hiçbir şeyi de haram kılamazdık.” Onlardan öncekiler de azabı tadıncaya kadar
böyle yalanlamışlardı. De ki: “Sizde ilimden bir şeyler var mı? Varsa, bize çıkarsanıza. Muhakkak ki siz
yalnızca zanna tabi oluyor ve saçmalıyorsunuz.”
006.149) De ki: “Baliğ
hüccet Allah’ındır. Dilerse sizi toptan hidayete erdirir.”
006.151-153) Gelin size
rabbinizin üzerinize neyi haram kıldığını okuyayım.
·
O’na hiçbir
şeyi şirk koşmayın.
·
Ana-babanıza
iyilik edin.
·
Yoksulluk
korkusuyla evlatlarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız.
·
Fuhşiyatın
açığına da gizlisine de yaklaşmayın.
·
Hak ile olmak
müstesna, Allah’ın haram kıldığı insan öldürme işini yapmayın.
·
Ergenlik
çağına ulaşana kadar yetimin malına en güzel şekil hariç yaklaşmayın.
·
Ölçeği ve
tartıyı adaletli tutun. Kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz.
·
Söz
söylediğiniz zaman adaletli olun, velev ki akrabanız bile olsa.
·
Allah’a
verdiğiniz sözü yerine getirin.
İşte
bu benim sıratı müstakimim. O halde ona tabi olun. Başka yollara tabi olmayın.
Öyle yaparsanız sizi tefrikaya düşürürler. O size bunları vasiyet etti,
böylelikle aklınızı çalıştırırsınız, zikredersiniz(hatırlarsınız) ve ve takva
sahibi olursunuz.
006.154-158) İyilik
edenlere nimeti tamamlayıcı, her şeyi tafsilatlı olarak anlatıcı, bir hidayet
ve bir rahmet olarak Musa’ya kitabı verdik. Böylelikle rablerine kavuşmaya iman
ederler. Ve bu kitabı da mübarek olarak indirdik. Ona tabi olun ve takva sahibi
olun. Böylelikle rahmete erersiniz. Dersiniz ki: “Kitap sadece bizden önceki
iki taifeye indi. Muhakkak ki biz onların derslerinden habersiz/gafil idik.
Bize de kitap indirilmiş olsaydı, onlardan daha fazla hidayet üzere olurduk.”
Muhakkak ki size rabbinizden bir beyyine, bir hidayet ve bir rahmet geldi.
Allah’ın ayetlerini yalanlayandan ve ondan yüz çevirenden daha zalim kim
olabilir? Bu yaptıklarından dolayı onları azabın en kötüsü ile
cezalandıracağız. Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini yahut rabbinin
gelmesini yahut rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini gözlüyorlar. Rabbinin bazı
ayetlerinin geldiği gün, önceden iman etmeyenin veya imanından bir hayır elde
etmeyenin imanı fayda vermez. De ki: “Bekleyin, muhakkak biz de bekleyenleriz.
006.159) Şüphesiz ki,
dinlerini fırka fırka olanlar ile ve tarafgir olanlar ile hiçbir ilişkin yok.
Onların işi Allah’a kalmıştır ve yaptıklarını onlara haber verecektir.
006.160) Kim bir
iyilik ile gelirse ona 10 misli vardır. Kim de bir kötülük ile gelirse, sadece
bir misli ile cezalandırılır ve onlara zulüm edilmez.
006.161) De ki:
“Muhakkak ki rabbim beni sıratı müstakime hidayet etti. Hanif olarak İbrahim
milletinin hep ayakta olan dinine. O müşriklerden olmadı.
006.162-164) De ki:
“Şüphesiz ki namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi olan Allah
içindir. Onun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve Müslümanların ilkiyim
ben. O her şeyin rabbi iken, ben ondan başka rab mi isterim? Her kişinin
kazandığı kendinedir. Hiçbir kişi başkasının yükünü çekmez. Sonra dönüşünüz
rabbinizedir ve size ihtilaf ettiğiniz şeyler ile ilgili haberi verir.”
006.165) O sizi
yeryüzünün halifeleri yaptı ve sizi verdiği şeyler konusunda imtihan etmek
için, bazınızı derecelerle bazınızın üstüne yükseltti. Muhakkak ki rabbin
hesabı çabuk görendir, bağışlayıcıdır ve merhametlidir.
* * *
Araf Suresi :
Bismillahirrahmanirrahim.
007.1) Elif-Lam-Mim-Sad.
007.2) Kendisiyle
uyarman için ve müminlere bir hatırlatma olması için sana indirilen bir
kitaptır ki senin göğsünde ondan bir sıkıntı olmasın .
007.3) Size
rabbinizden ne indirildiyse ona tabi olun ve ondan başka velilere tabi olmayın.
Az hatırlıyorsunuz.
007.4-9) Helak edilen
memleketler, azap gelince dedikleri, ümmetlere ve rasullere hesap sorulması,
ilim ile yapılanların anlatılması, Allah’ın gâib olmadığı, iyi amellerini ağır
basanın kurtulacağı ve iyi amelleri hafif gelen zalimlerin kendilerine yazık
ettikleri.
007.10) Andolsun ki sizi
yeryüzüne yerleştirdik ve sizin için orada geçimlikler yaptık. Az
şükrediyorsunuz.
007.11-25) Adem as. ve
şeytan kıssası.
·
Yaratılış ve
meleklere verilen secde emri.
·
İblis hariç
secde etmeleri ve Allah’ın iblise bunun sebebini sorması. Yaratılış şekli
dolayısıyla kendisinin daha hayırlı olduğunu söylemesi.
·
Şeytanın
kovulması. Şeytanın mühlet istemesi ve kabul edilmesi.
·
Şeytanın
“Beni azdırdığın için.” diyerek suçu Allah’a atması. İnsanları saptırmak için
mücadele vereceğini söylemesi.
·
Allah’ın;
“Onlardan kim sana tabi olursa, muhakkak ki cehennemi toptan sizinle
dolduracağım.” demesi.
·
Allah’ın
Adem’e ve eşine; “Sen ve eşin cennete iskan edin, dilediğiniz yerden yiyin ama
şu ağaca yaklaşmayın yoksa zalimlerden olursunuz.” demesi.
·
Şeytanın
çirkin yerlerinin açılması için “Rabbinizin sizi bu ağaçtan men etmesinin
sebebi, iki melek olacağınız veya kalıcılardan olacağınızdır.” diyerek vesvese
vermesi ve samimi olduğuna dair yemin etmesi.
·
Onların
kanması ve meyveyi tadınca çirkin yerlerinin açılması. Cennet yapraklarıyla
üzerlerini örtmeye çalışmaları.
·
Rablerinin
onlara seslenmesi; “Ben sizi bu ağaçtan men etmedim mi? Şeytan sizin açık
düşmanınızdır demedim mi?”
·
“Rabbimiz kendimize
zulmettik, bizi bağışlamaz ve merhamet etmezsen hüsrana uğrayanlardan oluruz.”
demeleri.
·
Allah’ın;
“Birbirinize düşman olarak inin. Yeryüzünde size yerleşim ve bir zamana kadar
bir metâ vardır. Orada yaşayıp orada ölecek ve oradan çıkarılacaksınız.”
demesi.
007.26) Ey Adem
oğulları. Muhakkak ki size çirkin yerlerinizi örtecek ve süsleyecek elbise
indirdik. Ve takva elbisesi hayırlı olandır. O Allah’ın ayetlerindendir,
böylelikle hatırınızda tutarsınız.
007.27) Ey Adem
oğulları. Şeytan, anne-babanıza kötü yerlerini göstermek için elbiselerini
soyarak onları cennetten çıkardığı gibi sizi de fitneye düşürmesin. Çünkü o ve
kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz bir yerden sizi görürler. Şüphesiz ki
biz şeytanları, iman etmeyenlere veli yaptık.
007.28-29) Bir fuhşiyat
işlediklerinde derler ki: “Atalarımızı bu amelleri yapar bulduk ve Allah bize
bunları emretti.” De ki: “Allah fuhşiyatı emretmez. Allah hakkında bilmediğiniz
şeyleri mi söylüyorsunuz? Allah adaleti emretti. Her mescitte yüzünüzü doğrultun
ve dini O’na has kılarak O’na dua edin. Sizi ilk yarattığı gibi tekrar
dönücüsünüz.”
007.30) Bir gruba
hidayet etti, bir grubun üzerine de dalalet hak oldu. Çünkü onlar Allah dışında
şeytanları veliler edindiler ve kendilerinin doğru yolda olduğunu sandılar.
007.31) Ey Adem
oğulları. Her mescide girişinizde zinetinizi alın ve yiyin için fakat israf
etmeyin. Çünkü O israf edenleri sevmez.
007.32) De ki:
“Allah’ın kulları için çıkardığı zinetini ve hoş rızıkları kim haram etmiş? O,
dünya hayatında ve hasseten de ahirette müminlerindir. Bilen bir kavim için
ayetleri böyle tafsilatlı anlatıyoruz.
007.33) De ki: “Allah
ancak;
·
Gizli ve açık
fuhşiyatı,
·
Günahı,
·
Haksız yere isyanı/azgınlığı,
·
Hakkında bir
sultan indirilmemiş olan şeyleri Allah’a şirk koşmanızı,
·
Allah
hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi
haram
kılar.”
007.35-36) Ey Adem
oğulları. İçinizden ne zaman size ayetlerimi anlatan rasuller gelir de, kim
takva sahibi olur ve ıslah olursa, onlara korku ve hüzün yoktur. Ayetlerimizi
yalanlayan ve onlara karşı büyüklenenler ise ateş halkıdır ve onlar orada
kalıcıdırlar.
007.37) Allah’a yalan
iftira eden veya ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Onlara
kitaptan nasipleri yetişir. Rasullerimiz gelip onları vefat ettirene kadar.
Derler ki: “Nerede Allah’tan başka dua ettikleriniz(yardıma çağırdıklarınız)?
Derler ki: “Bizden kaybolup gittiler(dalle fiili).” Ve kafir olduklarına dair
kendi kendilerine şahitlik ederler.
007.38-39) Kıyamet
sahnesi.
007.40) Ayetlerimizi
yalanlayan ve büyüklük taslayanlara semanın kapıları açılmaz ve deve iğne
deliğinden geçene kadar da cennete giremezler. Suçluları böyle cezalandırırız.
007.42) İman edip
salih amel işleyen kimseler –ki kişiye ancak yapabileceğini teklif ederiz-
cennet halkıdırlar ve orada kalıcıdırlar.
007.43) Özlerindeki
kini çıkarıp atarız. Altlarından nehirler akar. Derler ki: “Hamd, bizi bu doğru
yola hidayet eden Allah’a mahsustur. Allah bize hidayet etmeseydi, biz hidayete
erişemezdik. Andolsun ki rabbimizin rasulleri hakkı getirmişlerdir.” Onlara
şöyle nida edilir: “İşte size cennet. Yaptıklarınıza karşılık ona varis oldunuz.”
007.44-45) Cennet halkı
ateş halkına seslenir: “Muhakkak ki biz rabbimizin bize vaad ettiğini hak
olarak bulduk. Siz de rabbinizin vaadini hak olarak buldunuz mu?” Evet derler.
Bir duyurucu onların arasında, Allah’ın lanetinin zalimler üzerine olduğunu
duyurur. Ki onlar Allah’ın yolundan alıkoyarlar ve o yolun eğriliğini isterler.
Ahireti görmezden gelirler.
007.46) İki taraf arasında
bir hicab vardır. Araf’ın üzerinde, herkesi simasından tanıyan adamlar vardır.
Cennet halkına; “Selamun aleykum.” diye nida ederler. Oraya henüz
girmemişlerdir ve umut etmektedirler.
007.47) Görüşleri
ateş halkına çevrildiğinde ise derler ki: “Rabbimiz, bizi zalim kavimle beraber
eyleme.”
007.48-49) Araf halkı,
simalarından tanıdıkları adamlara nida edip derler ki: “Topluluğunuzun ve
kibirinizin size bir faydası olmadı. ‘Allah onları rahmetine erdirmeyecek’
dedikleriniz bunlar mıydı?” Girin cennete, size korku ve hüzün yoktur.
007.50-51) Ateş halkı,
cennet halkına bağırır: “Sudan veya Allah’ın size verdiği rızıktan üzerimize
dökün.” Derler ki: “Allah onları kafirlere haram etti.” Onlar ki, dinlerini bir
oyun ve eğlence edindiler. Dünya hayatı onları aldattı. Ayetlerimizle cihad
edip bu günle buluşacaklarını unuttukları gibi biz de onları unuturuz.
007.52-53) Andolsun
onlara kitap getirdik ve ilim ile onu tafsilatlı olarak anlattık, iman eden bir
kavme hidayet ve rahmet olması için. Sadece onun tevilini mi bekliyorlar? Onun
tevilinin geldiği gün, daha önceden onu unutanlar derler ki: “Muhakkak ki
rabbimizin rasulleri hak ile gelmişler. Bize şefaat edecek şefaatçiler var mı?
Veya döndürülsek de yapmakta olduğumuz şeylerden başka şeyler yapsak.” Muhakkak
ki kendilerine yazık ettiler. İftira ettikleri şeyler kendilerinden kayboldu
gitti.
007.55) Rabbinize
yalvararak ve için için dua edin. Şüphesiz ki o haddi aşanları/alışkanlık
haline getirenleri sevmez.
007.56) Islahından
sonra yeryüzünde fesat yapmayın. Korku ve ümit içinde O’na dua edin. Şüphesiz
iyilere Allah’ın rahmeti yakındır.
007.57) Rüzgar ve
bulut ile rahmetin ve ölüleri diriltmenin tasviri.
007.58) Hoş beldenin
bitkisi rabbinin izniyle çıkar. Habis olanınki ise işe yaramayanın dışında
çıkmaz. Şükreden bir kavim için ayetleri böyle sarf ediyoruz.
007.59-64) Nuh as’ın
kavmine tebilği, kavminin ona verdiği karşılık ve helak oluşları. “Çünkü onlar kör bir kavim idiler.”
007.65-72) Lut as’ın Ad
kavmine tebliği, aldığı karşılık ve helak oluşları. “Allah bir sultan
indirmediği halde, kendilerinin ve atalarının taktığı isimler konusunda benimle
mücadele mi ediyorsunuz?”
007.73-79) Salih as’ın
Semud kavmine tebliği ve onların bir deve ile imtihan edilmeleri. Kavmin ileri
gelenlerinin, iman eden ve zayıf olanlarla diyaloğu. Sonunda deveyi
boğazlamaları ve helak olmaları. Salih as. onlardan yüz çevirdi ve dedi ki:
“Size rabbimin risaletini tebliğ ettim ve nasihat ettim. Fakat siz nasuhları
sevmezsiniz.”
007.80-84) Lut as’ın
kavmine tebliği, onların verdiği karşılık ve helak oluşları.
Enam 151-153 ayetlerini özetlemeniz çok güzel olmuş, Musa'ya verilen 10 emri hatırlatıyor, teşekkür ederim.
YanıtlaSil