23 Ekim 2014 Perşembe

8. cüz

006.111) Eğer biz onlara melekleri indirsek, ölüler onlarla konuşsa ve her şeyi önlerine kabileler halinde toplasak da Allah’ın dilemesi hariç iman edecek değillerdir. Fakat onların çoğu cahillik ediyor.

006.112-113) Bu şekilde insan ve cin şeytanlarını nebilere düşman kıldık ve bazısı bazısına, aldatmak için lafın süslüsünü vahyederler. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları ve iftiralarını. Ahirete iman etmeyenlerin gönülleri ona meyletsin, ondan razı olsunlar ve onların yaptıkların yapsınlar diye.

006.114-115) Tafsilatlı bir şekilde size bir kitap indirmişken, ben Allah’tan başka bir hakem mi isteyeceğim? Kendilerine kitap verdiklerimiz bilirler ki, o rabbinden hak ile indirilmedir. Şüphelenenlerden olma. Rabbinin kelimesi doğruluk ve adalet olarak tamdır. Onun kelimelerini değiştirici yoktur. O işiten ve bilendir.

006.116-117) Yeryüzündeki kimselerin çoğunluğuna itaat edersen seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Muhakkak ki sadece zanna tabi olurlar ve kafadan atarlar. Şüphesiz senin rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir. Hidayet üzere olanları da en iyi bilendir.

006.118-119) Eğer Allah’ın ayetlerine iman ediyorsanız, üzerlerine Allah’ın isminin anıldıklarından yiyin. Size ne oluyor da –yemek zorunda olduklarınız hariç- Allah size haramları tafsilatlı bir şekilde açıklamışken, üzerlerine Allah’ın isminin anıldıklarından yemiyorsunuz? Muhakkak ki birçokları ilimsizce ve hevalarına tabi olarak saptırıyorlar. Muhakkak ki rabbin haddi aşanları/alışkanlık haline getirenleri en iyi bilendir.

006.120) Günahın açığını da gizlisini de bırakın. Şüphesiz ki günah kazananlar, kazandıklarının karşılığını göreceklerdir.

006.121) Üzerlerine Allah’ın isminin anılmadıklarından yemeyin. Muhakkak ki o bir fısktır. Şeytanlar kendilerini veli edinenlere, sizinle mücadele etmeleri için vahyederler. Siz de onlara itaat ederseniz şüphesiz müşrik olursunuz.

006.122) Bir kimse ölü iken onu diriltmişiz ve ona bir nur vermişiz, insanlar içinde onunla yürüyor. Karanlıklar içinde bulunan, ondan çıkamayan kimsenin misali gibi. Kafirlere yapmakta olduğu amelleri böyle süslenir.

006.123) Böylece her şehirde o şehrin günahkarlarının büyüklerini orada hilekarlıklar yapsınlar diye iş başında bulundururuz. Yalnızca kendilerine hile yapıyorlar da farkında değiller.

006.125) Allah kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam’a açar. Kimi de sapıklıkta terk etmek isterse, göğsünü daraltır. Öyle daraltır ki göğe çıkacak gibi olur. Böylece Allah iman etmeyenlerin üzerine pislik bırakır.

006.126-127) Ve bu rabbinin yolu dosdoğru olandır. Muhakkak ki zikreden bir kavim için ayetleri tafsilatlı olarak anlattık. Rablerinin yanında selam yurdu onlarındır ve yapmakta oldukları işlerde onların velisi O’dur.

006.128) Mahşerde Allah’ın cinlere ve insanlara hitabı.
·         “Ey cin topluluğu, muhakkak ki insanlara çok çektirdiniz.”
·         İnsanlardan onları veli edinenler: “Bazımız bazımızdan istifade ettik/haz aldık ve bizim için takdir ettiğin ecelimize ulaştık.”
·         “Sizin varış yeriniz, Allah’ın dilemesi hariç kalıcı olacağınız ateştir. Muhakkak ki rabbin Hakîm ve Alîm’dir.”

006.129) Böylece zalimlerin bazısını bazısına, kazandıklarından dolayı veli ederiz.

006.130-131) “Ey cin ve insan topluluğu. İçinizden, size ayetlerimi anlatan ve bu gününüzle buluşacağınızı haber veren rasuller gelmedi mi?” Dediler ki: “Kendi kendimize şahidiz.” Onları dünya hayatı aldattı ve kafir olduklarına dair kendi kendilerine şahitlik ettiler. Rabbin, halkları gafil iken memleketleri zulüm ile helak edici değildir.

006.136) Allah’ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan Allah için bir hisse yaptılar ve kuruntularına dayanarak “Bu Allah’ın, bu da şeriklerimizin.” dediler. Şerikleri için olanlar Allah’a ulaşamaz ama Allah için olanlar şeriklerine ulaşabilir. Ne kötü hükmediyorlar.

006.137) Onun gibi, şerikleri müşriklerin çoğuna evlatlarını katletmeyi süslü gösterdi. Helak etmek ve dinlerini bozmak için. Eğer Allah dileseydi onu yapmazlardı. Bırak onları ve iftiralarını.

006.138) Kuruntularına dayanarak dediler ki: “Bunlar ilişilmez ekin hayvanları. Dilediğimizin haricinde onları yedirmeyiz. Ve sırtları haram edilmiş hayvanlar. Ve Allah’a iftira ederek, üzerlerine Allah’ın ismini anmadıkları hayvanlar. İftara ettikleri şeylerden dolayı onları cezalandıracağız.

006.139) Ve dediler ki: “Şu hayvanların karınlarındaki yavrular sırf erkeklerimize aittir, kadınlarımıza haramdır. Eğer ölü doğarsa, hepsi ona ortaktır.”

006.140) Evlatlarını beyinsizce ve bilgisizce katledenler ve Allah’a iftira ederek onlara verdiği rızıkları haram edenler hüsrana uğradılar. Muhakkak ki sapıttılar ve hidayet üzere olmadılar.

006.141-142) İnsana verilen nimet çeşitleri. Nimeti elde edince hakları verme emri. İsrafın yasaklanması. Allah’ın size verdiği rızıklardan yiyin ve şeytanın adımlarına uymayın. O size açık bir düşmandır.

006.145) De ki: “Bana vahyedilenlerin içinde, ölü hayvandan veya dökülmüş kandan veya domuz etinden –muhakkak ki o pisliktir- veya fısk olarak Allah’tan başkası adına kesilenden başka yiyecek kişi için haram edilmiş bir şey bulamıyorum.”

006.146) Yahudilere haram kılınan yiyecekler.

006.148) Şirk koşanlar diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, ne biz şirk koşardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi de haram kılamazdık.” Onlardan öncekiler de azabı tadıncaya kadar böyle yalanlamışlardı. De ki: “Sizde ilimden bir şeyler var mı?  Varsa, bize çıkarsanıza. Muhakkak ki siz yalnızca zanna tabi oluyor ve saçmalıyorsunuz.”

006.149) De ki: “Baliğ hüccet Allah’ındır. Dilerse sizi toptan hidayete erdirir.”

006.151-153) Gelin size rabbinizin üzerinize neyi haram kıldığını okuyayım.
·         O’na hiçbir şeyi şirk koşmayın.
·         Ana-babanıza iyilik edin.
·         Yoksulluk korkusuyla evlatlarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız.
·         Fuhşiyatın açığına da gizlisine de yaklaşmayın.
·         Hak ile olmak müstesna, Allah’ın haram kıldığı insan öldürme işini yapmayın.
·         Ergenlik çağına ulaşana kadar yetimin malına en güzel şekil hariç yaklaşmayın.
·         Ölçeği ve tartıyı adaletli tutun. Kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz.
·         Söz söylediğiniz zaman adaletli olun, velev ki akrabanız bile olsa.
·         Allah’a verdiğiniz sözü yerine getirin.
İşte bu benim sıratı müstakimim. O halde ona tabi olun. Başka yollara tabi olmayın. Öyle yaparsanız sizi tefrikaya düşürürler. O size bunları vasiyet etti, böylelikle aklınızı çalıştırırsınız, zikredersiniz(hatırlarsınız) ve ve takva sahibi olursunuz.

006.154-158) İyilik edenlere nimeti tamamlayıcı, her şeyi tafsilatlı olarak anlatıcı, bir hidayet ve bir rahmet olarak Musa’ya kitabı verdik. Böylelikle rablerine kavuşmaya iman ederler. Ve bu kitabı da mübarek olarak indirdik. Ona tabi olun ve takva sahibi olun. Böylelikle rahmete erersiniz. Dersiniz ki: “Kitap sadece bizden önceki iki taifeye indi. Muhakkak ki biz onların derslerinden habersiz/gafil idik. Bize de kitap indirilmiş olsaydı, onlardan daha fazla hidayet üzere olurduk.” Muhakkak ki size rabbinizden bir beyyine, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Allah’ın ayetlerini yalanlayandan ve ondan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Bu yaptıklarından dolayı onları azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini yahut rabbinin gelmesini yahut rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini gözlüyorlar. Rabbinin bazı ayetlerinin geldiği gün, önceden iman etmeyenin veya imanından bir hayır elde etmeyenin imanı fayda vermez. De ki: “Bekleyin, muhakkak biz de bekleyenleriz.

006.159) Şüphesiz ki, dinlerini fırka fırka olanlar ile ve tarafgir olanlar ile hiçbir ilişkin yok. Onların işi Allah’a kalmıştır ve yaptıklarını onlara haber verecektir.

006.160) Kim bir iyilik ile gelirse ona 10 misli vardır. Kim de bir kötülük ile gelirse, sadece bir misli ile cezalandırılır ve onlara zulüm edilmez.

006.161) De ki: “Muhakkak ki rabbim beni sıratı müstakime hidayet etti. Hanif olarak İbrahim milletinin hep ayakta olan dinine. O müşriklerden olmadı.

006.162-164) De ki: “Şüphesiz ki namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve Müslümanların ilkiyim ben. O her şeyin rabbi iken, ben ondan başka rab mi isterim? Her kişinin kazandığı kendinedir. Hiçbir kişi başkasının yükünü çekmez. Sonra dönüşünüz rabbinizedir ve size ihtilaf ettiğiniz şeyler ile ilgili haberi verir.”

006.165) O sizi yeryüzünün halifeleri yaptı ve sizi verdiği şeyler konusunda imtihan etmek için, bazınızı derecelerle bazınızın üstüne yükseltti. Muhakkak ki rabbin hesabı çabuk görendir, bağışlayıcıdır ve merhametlidir.

* * *

Araf Suresi :

Bismillahirrahmanirrahim.

007.1) Elif-Lam-Mim-Sad.

007.2) Kendisiyle uyarman için ve müminlere bir hatırlatma olması için sana indirilen bir kitaptır ki senin göğsünde ondan bir sıkıntı olmasın .

007.3) Size rabbinizden ne indirildiyse ona tabi olun ve ondan başka velilere tabi olmayın. Az hatırlıyorsunuz.

007.4-9) Helak edilen memleketler, azap gelince dedikleri, ümmetlere ve rasullere hesap sorulması, ilim ile yapılanların anlatılması, Allah’ın gâib olmadığı, iyi amellerini ağır basanın kurtulacağı ve iyi amelleri hafif gelen zalimlerin kendilerine yazık ettikleri.

007.10) Andolsun ki sizi yeryüzüne yerleştirdik ve sizin için orada geçimlikler yaptık. Az şükrediyorsunuz.

007.11-25) Adem as. ve şeytan kıssası.
·         Yaratılış ve meleklere verilen secde emri.
·         İblis hariç secde etmeleri ve Allah’ın iblise bunun sebebini sorması. Yaratılış şekli dolayısıyla kendisinin daha hayırlı olduğunu söylemesi.
·         Şeytanın kovulması. Şeytanın mühlet istemesi ve kabul edilmesi.
·         Şeytanın “Beni azdırdığın için.” diyerek suçu Allah’a atması. İnsanları saptırmak için mücadele vereceğini söylemesi.
·         Allah’ın; “Onlardan kim sana tabi olursa, muhakkak ki cehennemi toptan sizinle dolduracağım.” demesi.
·         Allah’ın Adem’e ve eşine; “Sen ve eşin cennete iskan edin, dilediğiniz yerden yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın yoksa zalimlerden olursunuz.” demesi.
·         Şeytanın çirkin yerlerinin açılması için “Rabbinizin sizi bu ağaçtan men etmesinin sebebi, iki melek olacağınız veya kalıcılardan olacağınızdır.” diyerek vesvese vermesi ve samimi olduğuna dair yemin etmesi.
·         Onların kanması ve meyveyi tadınca çirkin yerlerinin açılması. Cennet yapraklarıyla üzerlerini örtmeye çalışmaları.
·         Rablerinin onlara seslenmesi; “Ben sizi bu ağaçtan men etmedim mi? Şeytan sizin açık düşmanınızdır demedim mi?”
·         “Rabbimiz kendimize zulmettik, bizi bağışlamaz ve merhamet etmezsen hüsrana uğrayanlardan oluruz.” demeleri.
·         Allah’ın; “Birbirinize düşman olarak inin. Yeryüzünde size yerleşim ve bir zamana kadar bir metâ vardır. Orada yaşayıp orada ölecek ve oradan çıkarılacaksınız.” demesi.

007.26) Ey Adem oğulları. Muhakkak ki size çirkin yerlerinizi örtecek ve süsleyecek elbise indirdik. Ve takva elbisesi hayırlı olandır. O Allah’ın ayetlerindendir, böylelikle hatırınızda tutarsınız.

007.27) Ey Adem oğulları. Şeytan, anne-babanıza kötü yerlerini göstermek için elbiselerini soyarak onları cennetten çıkardığı gibi sizi de fitneye düşürmesin. Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz bir yerden sizi görürler. Şüphesiz ki biz şeytanları, iman etmeyenlere veli yaptık.

007.28-29) Bir fuhşiyat işlediklerinde derler ki: “Atalarımızı bu amelleri yapar bulduk ve Allah bize bunları emretti.” De ki: “Allah fuhşiyatı emretmez. Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz? Allah adaleti emretti. Her mescitte yüzünüzü doğrultun ve dini O’na has kılarak O’na dua edin. Sizi ilk yarattığı gibi tekrar dönücüsünüz.”

007.30) Bir gruba hidayet etti, bir grubun üzerine de dalalet hak oldu. Çünkü onlar Allah dışında şeytanları veliler edindiler ve kendilerinin doğru yolda olduğunu sandılar.

007.31) Ey Adem oğulları. Her mescide girişinizde zinetinizi alın ve yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O israf edenleri sevmez.

007.32) De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı zinetini ve hoş rızıkları kim haram etmiş? O, dünya hayatında ve hasseten de ahirette müminlerindir. Bilen bir kavim için ayetleri böyle tafsilatlı anlatıyoruz.

007.33) De ki: “Allah ancak;
·         Gizli ve açık fuhşiyatı,
·         Günahı,
·         Haksız yere isyanı/azgınlığı,
·         Hakkında bir sultan indirilmemiş olan şeyleri Allah’a şirk koşmanızı,
·         Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi
haram kılar.”

007.35-36) Ey Adem oğulları. İçinizden ne zaman size ayetlerimi anlatan rasuller gelir de, kim takva sahibi olur ve ıslah olursa, onlara korku ve hüzün yoktur. Ayetlerimizi yalanlayan ve onlara karşı büyüklenenler ise ateş halkıdır ve onlar orada kalıcıdırlar.

007.37) Allah’a yalan iftira eden veya ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Onlara kitaptan nasipleri yetişir. Rasullerimiz gelip onları vefat ettirene kadar. Derler ki: “Nerede Allah’tan başka dua ettikleriniz(yardıma çağırdıklarınız)? Derler ki: “Bizden kaybolup gittiler(dalle fiili).” Ve kafir olduklarına dair kendi kendilerine şahitlik ederler.

007.38-39) Kıyamet sahnesi.

007.40) Ayetlerimizi yalanlayan ve büyüklük taslayanlara semanın kapıları açılmaz ve deve iğne deliğinden geçene kadar da cennete giremezler. Suçluları böyle cezalandırırız.

007.42) İman edip salih amel işleyen kimseler –ki kişiye ancak yapabileceğini teklif ederiz- cennet halkıdırlar ve orada kalıcıdırlar.

007.43) Özlerindeki kini çıkarıp atarız. Altlarından nehirler akar. Derler ki: “Hamd, bizi bu doğru yola hidayet eden Allah’a mahsustur. Allah bize hidayet etmeseydi, biz hidayete erişemezdik. Andolsun ki rabbimizin rasulleri hakkı getirmişlerdir.” Onlara şöyle nida edilir: “İşte size cennet. Yaptıklarınıza karşılık ona varis oldunuz.”

007.44-45) Cennet halkı ateş halkına seslenir: “Muhakkak ki biz rabbimizin bize vaad ettiğini hak olarak bulduk. Siz de rabbinizin vaadini hak olarak buldunuz mu?” Evet derler. Bir duyurucu onların arasında, Allah’ın lanetinin zalimler üzerine olduğunu duyurur. Ki onlar Allah’ın yolundan alıkoyarlar ve o yolun eğriliğini isterler. Ahireti görmezden gelirler.

007.46) İki taraf arasında bir hicab vardır. Araf’ın üzerinde, herkesi simasından tanıyan adamlar vardır. Cennet halkına; “Selamun aleykum.” diye nida ederler. Oraya henüz girmemişlerdir ve umut etmektedirler.

007.47) Görüşleri ateş halkına çevrildiğinde ise derler ki: “Rabbimiz, bizi zalim kavimle beraber eyleme.”

007.48-49) Araf halkı, simalarından tanıdıkları adamlara nida edip derler ki: “Topluluğunuzun ve kibirinizin size bir faydası olmadı. ‘Allah onları rahmetine erdirmeyecek’ dedikleriniz bunlar mıydı?” Girin cennete, size korku ve hüzün yoktur.

007.50-51) Ateş halkı, cennet halkına bağırır: “Sudan veya Allah’ın size verdiği rızıktan üzerimize dökün.” Derler ki: “Allah onları kafirlere haram etti.” Onlar ki, dinlerini bir oyun ve eğlence edindiler. Dünya hayatı onları aldattı. Ayetlerimizle cihad edip bu günle buluşacaklarını unuttukları gibi biz de onları unuturuz.

007.52-53) Andolsun onlara kitap getirdik ve ilim ile onu tafsilatlı olarak anlattık, iman eden bir kavme hidayet ve rahmet olması için. Sadece onun tevilini mi bekliyorlar? Onun tevilinin geldiği gün, daha önceden onu unutanlar derler ki: “Muhakkak ki rabbimizin rasulleri hak ile gelmişler. Bize şefaat edecek şefaatçiler var mı? Veya döndürülsek de yapmakta olduğumuz şeylerden başka şeyler yapsak.” Muhakkak ki kendilerine yazık ettiler. İftira ettikleri şeyler kendilerinden kayboldu gitti.

007.55) Rabbinize yalvararak ve için için dua edin. Şüphesiz ki o haddi aşanları/alışkanlık haline getirenleri sevmez.

007.56) Islahından sonra yeryüzünde fesat yapmayın. Korku ve ümit içinde O’na dua edin. Şüphesiz iyilere Allah’ın rahmeti yakındır.

007.57) Rüzgar ve bulut ile rahmetin ve ölüleri diriltmenin tasviri.

007.58) Hoş beldenin bitkisi rabbinin izniyle çıkar. Habis olanınki ise işe yaramayanın dışında çıkmaz. Şükreden bir kavim için ayetleri böyle sarf ediyoruz.

007.59-64) Nuh as’ın kavmine tebilği, kavminin ona verdiği karşılık ve helak oluşları.Çünkü onlar kör bir kavim idiler.”

007.65-72) Lut as’ın Ad kavmine tebliği, aldığı karşılık ve helak oluşları. “Allah bir sultan indirmediği halde, kendilerinin ve atalarının taktığı isimler konusunda benimle mücadele mi ediyorsunuz?”

007.73-79) Salih as’ın Semud kavmine tebliği ve onların bir deve ile imtihan edilmeleri. Kavmin ileri gelenlerinin, iman eden ve zayıf olanlarla diyaloğu. Sonunda deveyi boğazlamaları ve helak olmaları. Salih as. onlardan yüz çevirdi ve dedi ki: “Size rabbimin risaletini tebliğ ettim ve nasihat ettim. Fakat siz nasuhları sevmezsiniz.”

007.80-84) Lut as’ın kavmine tebliği, onların verdiği karşılık ve helak oluşları.

007.85-93) Şuayb as’ın Medyen kavmine tebliği. İleri gelenlerin, iman edenlerle diyaloğu. Helak oluşları. Şuyab as. onlardan yüz çevirdi ve dedi ki: “Ey kavmim, muhakkak ki size rabbimin risaletini tebliğ ettim ve nasihat ettim. Kafir kavme nasıl acırım?”

1 yorum:

  1. Enam 151-153 ayetlerini özetlemeniz çok güzel olmuş, Musa'ya verilen 10 emri hatırlatıyor, teşekkür ederim.

    YanıtlaSil